İnternet Nedir?
Ağlar arası iletişim olarak kısaca tanımlayacağımız internetin, ilginç bir tarihçesi var. Gelişimine baktığımızda ilk önce, askeri amaçla tasarlanan internetin, günümüzde milyarlarca kullanıcısı olacağını, kim bilebilirdi ki? İnternet nedir sorusunun cevabını kısaca verdiğimize göre, tarihçesine bir bakalım. Haydi başlıyoruz.
İnternetin Bilinmeyen Tarihi
Soğuk savaş yıllarında Amerika, Sovyetler Birliğinden önde olabilmek adına, DARPA (Defense Advanced Research) adlı birimi oluşturdu. Bu birim, Amerikan Federal Hükümeti Savunma Bakanlığı’nın araştırma ve geliştirme kolu olan “Savunma ileri düzey araştırma projeleri kurumuna” bağlıydı.
1969 yılında bilgisayar teknolojileri, ordunun savunma sistemlerinin geliştirilmesi için araştırılıyordu. Savunma Bakanlığı tarafından bu kapsamda, ARPANET adı verilen paket ağ sistemi oluşturuldu. İlk başlarda bu ağa yalnızca, ordudaki yetkili kişilerin bilgisayarı bağlıydı ve yalnızca bu kişilerin erişim izni bulunuyordu.
Daha sonra ARPANET, ABD’deki üniversitelerin ağa katılması ile birlikte büyümeye başladı. Artık daha fazla kişi erişebiliyordu. 1973 yılında teknolojinin de gelişmesi ile birlikte, ARPANET ağı yetersiz kalmaya başladı. Stanford Üniversitesinde, karmaşıklığın önüne geçmek ve büyüyen ağı kontrol adına almak adına, protokol seti geliştirildi. Protokolün geliştirilmesine; BBN (Bolt Beranek ve Newman), University College ve London kuruluşları katkıda bulundular.
1978 yılına gelindiğinde TCP (Transmission Control Protocol-İletim Kontrol Protokolü) oluşturuldu. 1980 yılında bu protokol tamamen geliştirildi ve sabitleşti. Artık tüm ağ kullanıcıları bu protokolün kurallarına göre birbirleriyle bağlantı kurabiliyorlardı.
1990 Haziranında artık ARPANET’e ihtiyaç kalmadı ve yalnızca savunma bakanlığının kullanımında kaldı.
Artık internetin temelleri atılmıştı ve sırada bu temelin üstüne eklemeler yapmak kalıyordu. ABD, Avrupa, Japonya ve bazı Pasifik ülkeleri hükümeti ve bu ülkelerdeki ticari işletmeler, backbone adı verilen ağa geçiş yaptılar. Her ne kadar ARPANET kaldırılsa da, TCP/IP protokolü, yeni ağ sisteminde kullanılmaya devam etti.
Bu arada şunu da belirtelim, ARPANET ilk ortaya çıktığında veri iletim hızı, 2.4 kbps idi. Geliştirilmelerden sonra bu hız 50 kbps’ye çıkarıldı. Günümüzdeki hızları düşündüğümüzde, internet kullanıcıların bu hızda kafayı yemeleri garantidir.
Büyümeyle Birlikte Sorunlar Başlıyor
1980’li yıllara gelindiğinde PC (Personel Computer) kişisel bilgisayarları birer iş istasyonu olarak kullanılabilir hale gelmişti. Artık bu tür bilgisayarlar arasında hızlı olmasa da bağlantı ve veri iletimi sağlanabiliyordu. Bu durum ise internetin daha da gelişmesini sağladı. Ancak büyük bir sorun ortaya çıkmıştı!
Bilgisayar sayısı arttıkça, nümerik unsurlardan oluşan adresleri akılda tutmak zorlaşıyordu. Bu amaçla Domain Name System (DNS) adı verilen sistem oluşturuldu. Paul Mockapetris adlı bir bilgisayar mühendisi tarafından geliştirilen bu sistem sayesinde isimler, bilgisayarların anlayabileceği adreslere dönüştürülüyordu. Ancak sorunlar bitmek biliyordu!
Bu seferde kullanıcı sayısı arttıkça Router (yönlendiriciler) sorun çıkarmaya başlamıştı. Anlaşılan bu kadar yükü kaldıracak kapasitede değillerdi. İnternet ortaya çıktığında tasarlanan ilk yönlendiriciler, bir tür algoritma ile yönlendirme işlemini yapıyorlardı. İnternet ağı büyüdükçe yönlendiricilerde meydana gelen bu sorun, hiyerarşik yöntemi kullanan bir algoritmanın geliştirilmesi ile aşılmış oldu.
Yeni düzenlemede IGP (Interior Gatewat Protocol) denilen bir sistem kullanılıyordu. Bağımsız bölgelerde EGP (Exterior Gatewat Protocol) sistemleri ile birbirine bağlandı.
O dönemde üniversitelerde ve orduda en çok kullanılan işletim sistemi UNIX idi. İnternet protokolü TCP/IP, bu nedenle UNIX işletim sistemine uyarlandı. Bu sayede internet araştırma kurumları ve üniversiteleri de içine alabilmiş ve daha da büyümeye başlamıştır.
İnternet Giderek Büyüyor
1985 yılına gelindiğinde internet, farklı kesimler tarafından kullanılabilir hale gelmişti. E posta uygulamasının ortaya çıkışı da, bu tarihlere rastlar.
İnternetin yaygınlaşmaya başlaması ile birlikte, Amerika’da ve birçok dünya ülkesinde ticari ve idari kurumlar, kendi ağlarını kurmaya başladılar. U.S. Enerji Bakanlığı ve Amerika’daki ticari ve eğitim kurumları ilk olarak BITNET ve USENET ağlarını oluşturdular.
Günümüzde ise internet artık hayatın her alanında yer alıyor. Yapay zekanın konuşulduğu günümüzde, internet daha da gelişecek ve belki de sıradaki geliştirmeleri artık yapay zekalar yerine getirecektir.
İnternet Nasıl Çalışır?
Basit olarak, dünyadaki tüm bilgisayarların birbirlerine bağlanması prensibi ile internet çalışır. Detaylı olarak anlatacak olursak…
Modem ve telefon hatları yardımıyla, ISS (İnternet Servis Sağlayıcıları) sağlayıcısına bağlanırsınız. Servis sağlayıcısı ise kendisinin üstünde olan bir ağa bağlıdır.
Büyük iletişim şirketleri için belirlenen ve Backbone adı verilen fiziksel altyapı bulunur. İnternet servis sağlayıcıları ile birlikte tüm bilgisayarlar fiziksel olarak bu altyapıya bağlıdır. Backbone altyapıları ise POP (Point of Presence) adı verilen noktalara bağlıdır. Kullanıcılar bu noktaları kullanarak şirketlerin ağlarına bağlanmış olurlar. Bağlantı ise iletişim şirketlerine özel olarak atanan özel bir telefon hattı yardımıyla yapılır.
İnternette hiçbir zaman tek bir ağa yoktur. NAP (Network Access Point) yani ağ erişim noktaları adı verilen birbirleriyle bağlantılı ağlar vardır. Bu ağlar ise bir üst seviye oluşturacak şekilde yapılanırlar. NAP’ler yoluyla da dünyadaki tüm bilgisayarlar birbirlerine bağlanmış olur. Bağlantı sırasında da trilyonlarca byte veri aktarımı gerçekleşir.
Türkiye’de İnternet İlk Nerede ve Ne Zaman Kullanıldı?
Ülkemizde internet bağlantısı ilk olarak 12 Nisan 1993 tarihinde kullanılmaya başlandı.
Türkiye’de internet, 80’li yıllarda var olmaya başladı. Ancak gelişim çok yavaştı ve çok çaba gerekiyordu. 1991 yılında ODTÜ ve TÜBİTAK tarafından ilk internet bağlantısı ülkemize kazandırıldı. İlk bağlantı ise ODTÜ Bilgi İşlem Daire Başkanlığında bulunan yönlendiriciler ve PTT tarafından sağlandı. 64 Kbps kapasiteye sahip olan bağlantı kiralık hat kullanılarak yapıldı. Kurulan bağlantı NSFNet sunucusu yardımıyla gerçekleştirildi.
Daha sonra 1994-96 yıllarında; Bilkent, Boğaziçi, Ege ve İstanbul Teknik Üniversiteleri de internet bağlantısını kullanmaya başladı.
İlk Türkçe içerikli sayfalar, ODTÜ üniversitesine aitti. 90’lı yıllarda ise Ekşisözlük ve Mynet gibi siteler ortaya çıktı.
İlk başlarda Dial-up bağlantı yani telefon kablosunun bilgisayara bağlanması ile gerçekleşen internet bağlantısı, daha sonra yerini ADSL adı verilen bağlantı türüne bıraktı. 1996 yılında Türkiye’nin ilk internet sağlayıcı firması Turnet ortaya çıktı. Bu firmayı 1977 yılında 80 yeni firma takip edecekti.
1996 yılında ilk olarak Mirc ve ICQ Türkiye’de popülerlik kazandı. Şimdiki sosyal medyanın atası diyebileceğimiz bu programlar, insanların sohbet etmesini ve kısıtlı da olsa paylaşım yapabilmesini sağlıyordu. 1997 yılında ise internet kullanıcı sayısı 250 bine ulaştı.
2000’li yıllarda ilk E-ticaret siteleri, Gittigidiyor ve Sahibinden.com siteleri ortaya çıktı.
Şimdilerde ise Türkiye tam anlamıyla internet dünyasının içinde yer alıyor.
İnterneti Oluşturan Unsurlar Nelerdir?
Konuyu bir bütün olarak ele aldıktan sonra, interneti oluşturan unsurlardan bahsetmeden geçmek olmaz.
Modem:
Modülatör ve Demodülatör kelimelerinin birleşmesinden oluşan bir kavramdır. Genel internet ağına bağlanmayı sağlayan cihazdır. Modemler, telefon hattını kullanarak internete bağlanırlar ve bu işlemi yaparken, dijital verileri transfer ederler. Daha basit anlatımla, bir modem aldığı verileri ses sinyaline dönüştürür. Böylece veri taşıma işlemini gerçekleştirmiş olur. Veriler, başka bir modem tarafından alınır ve tekrar ses sinyallerine dönüştürülür.
Sunucu:
İnternet üzerinden ve yukarıda bahsettiğimiz internet protokollerini kullanarak, web sitelerinin yayınlanmasından sorumlu olan oluşumlardır. Sunucu dediğimiz aslında evimizde bulunan bilgisayarların daha yüksek kapasiteye sahip olanı ve daha hızlı olanıdır. Bu bilgisayarlar Hosting (sunucu) firmalarına aittir. Aylık ya da yıllık belirli fiyatlara sizlere barındırma hizmetini kiralarlar. Barındırma diyoruz, çünkü internet sitenizle ilgili tüm bilgiler, bu sunucularda depolanır.
İnternet Sitesi:
Yukarıdaki başlıkta, sunucuların web sitenize ait bilgileri depoladığından bahsetmiştik. İnternet sitesi, sunucular yardımıyla dünya ile iletişiminizi sağlayan sayfanızdır. Bilgisayarınızda bulunan IP adresi, sunucu adresiniz, alan adınız ve sayfa tasarımınız, internetteki görüntünüzü temsil eder. Web ağında kendinizi gösterebildiğiniz sayfaların her birine, internet sitesi ya da web sitesi adı verilir.
İSS (İnternet Servis Sağlayıcı):
Belirli bir ücret karşılığında, internet bağlantısını aldığınız firmalardır. Bu firmalarda yurtdışındaki sunuculardan ya da ağlardan hizmet satın alarak, interneti bizlere kadar ulaştırır.
LAN (Local Area Network):
Yerel Ağ Bağlantısı olarak adlandırılan LAN ağları, aynı ortamda bulunan cihazların birbirlerine bağlanması durumudur. Ağ üzerinden farklı cihazlar birbirlerine bağlanabilir. Ancak güvenlik nedeniyle hangi cihazların ağa bağlanacağına, ağın kaynağı olan ana bilgisayar karar verir. Farklı protokoller kullanarak aynı ağ üzerinden bilgi alışverişi yapılabilir.
NAP/Network Access Point (Ağ Bağlantı Noktaları):
Ağlar arası iletişim, farklı yerlerde bulunan ağ bağlantı noktaları sayesinde sağlanır. Ağ bağlantı noktaları evimizde bulunan modemlerdir. İnternete evimizde bulunan; cep telefonu, tablet ve bilgisayar gibi cihazların bağlanabilmesini sağlar. Kablolu ve kablosuz modelleri bulunur. Günümüzde ise kablosuz modeller daha çok tercih ediliyor.
Router (Yönlendiriciler):
Yönlendiriciler ise bir ağdan diğerine iletişimi sorunsuz bir şekilde sağlayan cihazlardır. Ağdaki bilgisayarların IP dolaşımlarını ve veri paketlerinin sorunsuz bir şekilde, bir bilgisayardan diğerine aktarılmasını sağlarlar. Büyük ağa yapılarında trafiği yönlendiren ve düzenleyen en önemli donanım cihazlarındandır.
IP Adresi:
İnternet sitelerinin ve bilgisayarların kimlik numarasıdır. Nasıl ki sizlerin T.C. kimlik numarasından, birçok bilgi elde edilebiliyorsa, IP adreslerinden de internet sitesi ve bilgisayarlar hakkında bilgi elde edilebilir. Eğer bir bilgisayarın ya da internet sitesinin IP adresini biliyor ve bu adresi internet tarayıcısına girerseniz, o bilgisayara ya da internet sitesine ulaşabilirsiniz. Ancak tüm bilgileri görüntüleyebilmek ve değiştirebilmek için erişim izninizin olması gerekir.